Kabe'yi yıkmak için 570'de filleriyle Mekke'ye gelen ve Urane Vadisi'nde ebabil kuşlarının attığı taşlarla helak olan Ebrehe'den sonra Kabe'ye saldıran kafir bir topluluk olmamıştır. Ancak müslüman gruplar para ya da iktidar hırsıyla defalarca Kabe'ye saldırmış ve zarar vermiştir.
Emevi Halifesi Yezid’in
gönderdiği ordu, 682’de Mekke’yi kuşattı. Kabe'yi savunan Mekke'nin lideri Hz Ebubekir’in
torunu Abdullah bin Zübeyr’di. Askerlerin fırlattıkları yağlı paçavralar,
Kâbe'nin örtüsünün, ahşap kısımlarının ve içinde muhafaza edilen bazı eşyaların
yanmasına sebep oldu. Allah'ın Hz.İbrahim'e kurban etmesi için gönderdiği koçun o zamana kadar saklanan
boynuzları bile yanmıştı!
64 gün boyunca devam eden kuşatma Yezid'in ölüm haberinin gelmesi üzerine kaldırıldı ve Abdullah bin Zübeyr, Şam askerinin
çekilmesi üzerine Mekke'de halifeliğini ilân etti. Suriye, Filistin ve Mısır'da Abdülmelik; başta Hicaz olmak üzere Arap yarımadasında da Abdullah halifelik ediyordu.
Abdullah, saldırılarla
sarsılan Kabe’yi yıktı. Hatim’i de içine alacak şekilde iki kapılı biçimde
yeniden inşa etti.
Emevî Halifesi Abdülmelik, Haccâc'ın komuta ettiği 691’de Mekke'ye gönderdi. Abdullah'ı devirebilmesi için Mekke'ye ve Kâbe'ye saldırmasına da izin
verdi. Emevî ordusunun Mekke'yi
kuşatması üzerine açlık baş gösterdi. Şam'dan gelen askerler şehri ve Kâbe'yi
Ebu Kubeys Dağı'na kurdukları mancınıklarla taş yağmuruna tuttular ve Kâbe
yeniden enkaz haline geldi. Mekkeliler açlık yüzünden binek hayvanlarını, hattâ
Emevî askerlerin mancınıklarla hakaret maksadıyla fırlattıkları köpek leşlerini
bile yemek zorunda kaldılar. Abdullah Bin Zubeyr kafası kesilerek şehit
edildi.
Kabe'ye 10. yüzyılda Karmatiler musallat oldu. Şia mezhebinin İsmaili fırkasının
bir kolundan doğan Karmatiler, Kûfe, Bahreyn ve Suriye
olmak üzere üç değişik bölgede ortaya çıktılar. Özel mülkiyeti reddeden, "Komünal İslam" olarak adlandırılan bir anlayışa sahiptiler. Sünnilere düşmandılar. 924'de Basra ve Küfe’yi ele geçirdiler. Mekke yolunun Karmatiler tarafından
tehdit edilmesi sebebiyle müslümanlar o yıl haclarını edâ edemediler. Birkaç
sene sonra Mekke'deki hâcılara saldıran Karmatiler, müslümanları kılıçtan
geçirdiler. "Taşa mı tapıyorsunuz" diyerek Hacerü'l-Esved'i yerinden söküp 930'da Hecer'e götürdüler. Yaklaşık
22 sene burada kalan mübârek taş nihayet Fatımî halifesi Mansur'un özel emri ile 951'de Mekke'ye iade edildi.
Osmanlılar, tavaf yapan hacıların güneşten korunması için 1567-1590 yılları arasında Kabe'nin etrafındaki revakları yaptırdı. İnşaata, Sarı Selim zamanında başlandı. 3. Murat zamanında bitirildi. Bu proje Mimar Sinan'a aittir. Ancak projeyi hayata geçirmek mimar Mehmet Ağa'ya kaldı.
Kabe, 1612'de temelinden çatısına kadar yenilenmiştir. Sultan 1. Ahmed, Sultanahmed Camii'nin de mimarı olan Mehmed Ağa'yı Kábe'yi tamirle vazifelendirdi. Kutsal yapının ölçüleri mimarbaşının elinde zaten vardı. Bir plan çizildi ve yenilenecek direklerle çatı tahtaları İstanbul'daki atölyelerde imal edildi. İşin tamamlanmasından sonra Edirnekapı taraflarındaki bir çiftlikte Kábe'nin bire bir maketi kuruldu. Her şeyin tamam olduğu anlaşılınca Mehmed Ağa yola çıktı. Taşları bir dokunuşta parçalanan Kabe'yi yıktı. Hz İbrahim'in yaptığı temellere kadar indi. Bina'yı dört ayda yeniden yaptı. İstanbul'dan gönderilen ve bugün Kábe'nin hálá üzerinde bulunan altın oluk yerine yerleştirildi. Kapıdaki gümüş kitabenin yerine de som altından bir başka kitabe kondu. Kábe'nin tamiri dört ayda bitti.
20 Kasım 1979 Cüheyman liderliğinde 200 kişi Yeniihvan
adıyla ortaya çıktı. Kabeyi bastılar. Dileyen hacıların çıkabileceği
belirtildi. Günlerce süren çatışmada 130 Suud askeri ve 70 isyancı öldürüldü.
Suudlar işin içinden çıkamayınca Fransa’dan yardım istediler. Fransa’dan gelen terör
uzmanları, Kabe’ye su pompalayıp, o suya elektrik vererek alt katlara sığınan isyancıları
etkisiz hale getirmişlerdir. Teslim olanlar idam edilmişlerdir.
Kabe’nin korunması için
yapılan ve 17.yüzyılda Türkler
tarafından yeniden inşa edilen Ecyad Kalesi, Suud prensinin cehaleti ve para
hırsı yüzünden 2002'de yıkıldı. Kalenin arsası üzerine işgal ordularının bile
yapmayacağı bir şekilde Kabe’ye saygısızca tepeden bakan devasa oteller inşa
edildi. Ebu Cehilin bile cüret edemeyeceği bu rezaletin
mimarları kendilerini Hadimi Harameyn diye tanımlıyorlar.