29 Ocak 2016 Cuma

Hz İsa öldü mü yeryüzüne yeniden gelecek mi? Bu konudaki ayetler hangileridir?

Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslâmı beğendim (Maide-3/2).

O zaman Allah şöyle dedi: "Ey İsa, şüphesiz ki seni öldüreceğim, seni kendime yükselteceğim ve seni inkârcılardan temizleyeceğim. Hem sana uyanları, kıyamete kadar o küfredenlerin üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz banadır, ayrılığa düştüğünüz hususlarda aranızda hükmedeceğim" (55)Her canlı ölümü tadacaktır (Ali İmran- 185/1).
Bir de "Biz Allah'ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük" demeleridir. Oysa onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat öldürdükleri kimse, onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, ondan yana tam bir kuşku içindedirler. O hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesinlikle öldürmediler (157). Fakat Allah onu kendisine yükseltmiştir. Allah, aziz (daima üstün)dir, hikmet sahibidir (158). Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona (İsa'ya) iman etmiş olmasın. Kıyamet gününde o, onlara şahitlik edecektir (Nisa-159).  
"Ben onlara sadece, senin bana emrettiklerini söyledim. Benim ve sizin Rabbınız olan Allah'a kulluk edin, dedim. Aralarında olduğum müddetçe onlara şahit idim, fakat sen beni vefat ettirince onları gözetleyen yalnız sen oldun. Sen her şeyi görensin. (Maide-117).
(Allah'ın bir mucizesi olarak İsa bebekken şöyle dedi): "Doğduğum gün, öleceğim gün ve dirileceğim gün selam ve emniyet benim üzerimedir" (Meryem-33).

Biz onları yemek yemez birer cesed kılmadık ve onlar ölümsüz de değillerdi (8). Ey Muhammed! Senden önce de hiçbir insanı ölümsüz kılmadık, sen ölürsün de onlar baki kalır mı? Senin ölmenle rahata kavuşacaklarını mı sanıyorlar? (Enbiya-34)

Muhammed, sizin adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir. Ama Allah'ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkiyle bilendir (Ahzap-40).

Sen elbette öleceksin, onlar da elbette öleceklerdir (Zümer-30)

* Ayet mealleri Elmalılı Hamdi Yazır'ın eserinden alınmıştır.

28 Ocak 2016 Perşembe

Kıble ayetleri hangileridir? Sıralayınız.

 
Kuran'da kıble ilgili dört ayet vardır. Bunlar Bakara Suresinin 143,144,149,150. ayetleridir.

143 - Ve işte böyle, sizi ortada yürüyen bir ümmet kıldık ki, siz bütün insanlar üzerine adalet örneği ve hakkın şahitleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun. Daha önce içinde durduğun Kâ'be'yi kıble yapmamız da şunun içindir: Peygamber'in izince gidecekleri, iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayıralım. Bu iş elbette Allah'ın hidayet ettiği kimselerin dışındakilere çok ağır gelecekti. Allah imanınızı kaybedecek değildir. Hiç şüphesiz Allah, bütün insanlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir. 

144 - Doğrusu, biz, yüzünün semaya yöneldiğini, orada şekilden şekile geçerek, aranıp durduğunu görüyorduk. Artık seni hoşnud olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Haydi bakalım, yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. Siz de ey müminler, nerede olursanız olun, yüzünüzü o tarafa doğru çevirin! Kendilerine kitap verilmiş olanlar da kesinlikle bilirler ki, Rabblerinden gelen o emir haktır. Ve Allah, onların yaptıklarından ve yapmakta olduklarından gafil değildir. 

149 - Hem her nereden yola çıkarsan (namazda) hemen Mescid-i Haram'a doğru yüzünü çevir. Bu emir şüphesiz hak, Rabbinden olduğu gerçektir. Allah yaptıklarınızdan habersiz de değildir. 

150 - Her nereden yola çıkarsan yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir, ve her nerede olsanız yüzünüzü ona doğru çevirin ki insanlar için aleyhinizde bir delil olmasın. Ancak içlerinden haksızlık edenler başka. Siz de onlardan korkmayın, benden korkun. Hem üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım, hem gerek ki doğru yolu bulasınız.

27 Ocak 2016 Çarşamba

İslamî sorular, Kur'anî cevaplar

Allah arşa istiva etmesi hangi ayetlerde geçer?

Rahmân, Arş'a istivâ etmiştir (Taha-5)
Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'a istivâ eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah'tır. Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Âlemlerin Rabbi Allah ne yücedir! (Araf-54)


O'dur ki gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arş üzerine istivâ etti (hükümran oldu). Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, ona çıkanı bilir. Nerede olsanız O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görmektedir (Hadid-4)


Kuran okuyacağımız zaman niçin Eûzubillâhimineşşeytânirracîym, Bismillâhirrahmânirrahîym diyoruz? Yalnızca Bismillâhirrahmânirrahîym” desek olmaz mı?

Olmaz, çünkü Nahl Suresi 98. ayetinde “Şimdi Kur'ân okumak istediğin zaman önce o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın” buyrulmaktadır. “Eûzubillâhi mineş şeytânirracîym” demek suretiyle Allahın Nahl Suresi 98. ayetindeki emrini yerine getirmiş oluruz.

Hz. Peygamber söz ve davranışları din adına bağlayıcı mıdır? Evet diyorsanız. Bunu hangi ayetlerle ispatlayabilirsiniz? 
Peygamber size ne verdiyse onu alın. Size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah'tan korkun. (Haşr-7) Allah'ın Rasulünde sizin için güzel örnekler vardır (Ahzâb-21) Peygambere itaat eden, Allah'a itaat etmiş olur (Nisa-80)

Zenginlik konusunda Kur'anın hükmü nedir?

Bakara Suresi (ayet 247’den) Allah mülkünü dilediğine verir.


Kafirlerin uzaktan görüntüleri nasıldır ve gerçekte nasıldır?
Haşr Suresi (14.ayetten) Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır.

Cariyenin sahibine helal midir? Helal diyorsanız? Deliliniz nedir?
Evet, Mü'minun Suresi 6 ayeti ve Mearic Suresi 30 ayeti cariye sahibine helal olduğunu açık bir şekilde ifade etmiştir.

Mü’minun Suresi: Ve onlar ırzlarını korurlar (5) Ancak eşleri yahut ellerinin sahip olduğu (cariyeler) hariç (bunlarla ilişkilerinden dolayı) kınanmazlar (6)

Mearic Suresi: Irzlarını korurlar (29) Yalnız eşleri veya ellerinin altında bulunan (cariyeler) e karşı (korunmazlar. Bunlardan ötürü de) onlar kınanmazlar (30)

26 Ocak 2016 Salı

Kuran’da “şefaat” kaç ayette geçer?

Kuran’da şefaat tahminen 24 ayette geçer.

Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz. (Bakara Suresi 48)

Ve bir günden sakının ki, o günde hiç kimse başkası namına bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye şefaat fayda vermez. Onlar hiçbir yardım da görmezler. (Bakara Suresi 123)

Ey iman edenler! Kendisinde artık alış-veriş, dostluk ve şefaat bulunmayan gün (kıyamet) gelmeden önce, size verdiğimiz rızıktan hayır yolunda harcayın. Gerçekleri inkâr edenler elbette zalimlerdir. (Bakara Suresi 254)

Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür. (Bakara Suresi 255)

Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları onunla (Kur'an ile) uyar. Onlar için Rablerinden başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi vardır; belki sakınırlar. (Enam Suresi 51)

Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri (bir tarafa) bırak! Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felâkete dûçar olmaması için Kur'an ile nasihat et. O nefis için Allah'tan başka ne dost vardır, ne de şefaatçı. O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar kazandıkları (günahlar) yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir. İnkâr ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır. (Enam Suresi 70)

Andolsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz ve (dünyada) size verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakacaksınız. Yaratılışınızda ortaklarımız sandığınız şefaatçılarınızı da yanınızda göremeyeceğiz. Andolsun, aranız açılmış ve (tanrı) sandığınız şeyler sizden kaybolup gitmiştir. (Enam Suresi 94)

(Fakat onlar), Onun tevilinden başka bir şey beklemiyorlar. Tevili geldiği (haber verdiği şeyler ortaya çıktığı) gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler. Şimdi bizim şefaatçılarımız var mı ki bize şefaat etsinler veya (dünyaya) geri döndürülmemiz mümkün mü ki, yapmış olduğumuz amellerden başkasını yapalım? Onlar cidden kendilerine yazık ettiler ve uydurdukları şeyler (putlar) da kendilerinden kaybolup gitti. (Araf Suresi 53)

Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da işleri yerli yerince idare ederek arşa istiva eden Allah'dır. Onun izni olmadan hiç kimse şefaatçı olamaz. İşte O Rabbiniz Allah'tır. O halde O'na kulluk edin. Hâla düşünmüyor musunuz! (Yunus Suresi 3)

Onlar Allah'ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve: Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır, diyorlar. De ki: "Siz Allah'a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Hâşâ! O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir." (Yunus Suresi 18)

O gün Rahmân (olan Allah)'ın nezdinde söz ve izin alandan başkalarının şefâata güçleri yetmeyecektir. (Meryem Suresi 87)

O gün, Rahmân'ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasının şefaati fayda vermez.( Taha Suresi 109)

Allah, onların önlerindekini de, arkalarındakini de (yaptıklarını da, yapacaklarını da) bilir. Allah rızasına ulaşmış olanlardan başkasına şefaat etmezler. Onlar, Allah korkusundan titrerler! (Enbiya Suresi 28)

''Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var''. (Şuara Suresi 100)

 (Allah'a koştukları) ortaklarından kendilerine hiçbir şefaatçı çıkmayacaktır. Zaten onlar, ortaklarını da inkâr edeceklerdir. (Rum Suresi 13)

Gökleri, yeri ve bunların arasındakileri altı günde (devirde) yaratan, sonra arşa istivâ eden Allah'tır. O'ndan başka ne bir dost ne de bir şefaatçınız vardır. Artık düşünüp öğüt almaz mısınız? (Secde Suresi 4)

Allah'ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefâati fayda vermez. Nihayet onların yüreklerinden korku giderilince: Rabbiniz ne buyurdu? derler. Onlar da: Hak olanı buyurdu, derler. O, yücedir, büyüktür. (Sebe Suresi 23)

"O'ndan başka tanrılar mı edineyim? O çok esirgeyici Allah, eğer bana bir zarar dilerse onların (putların) şefâati bana hiçbir fayda vermez, beni kurtaramazlar." (Yasin Suresi 23)

Yoksa onlar Allah'tan başkasını şefaatçılar mı edindiler? De ki: Onlar hiçbir şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi (Şefaatçı edineceksiniz)? (Zumer Suresi 43)

De ki: Bütün şefâat Allah'ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz. (Zumer Suresi 44)

Yaklaşan gün hususunda onları uyar! Çünkü o onda dehşet içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelmiştir. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenir şefaatçısı vardır. (Mümin Suresi 18)

Allah'ı bırakıp da taptıkları putlar, şefâat edemezler. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler bunun dışındadır. (Zuhruf Suresi 86)

Göklerde nice melek var ki onların şefaatleri, dilediği ve hoşnut olduğu kimse için Allah'ın izin vermesi dışında, bir işe yaramaz. (Necm Suresi 26)

Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez. (Müddessir Suresi 48)

25 Ocak 2016 Pazartesi

İmanın maddeleri ile ilgili iki ayet ve bir hadis

İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır! (Bakara Suresi-177)


Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab'a ve daha önce indirdiği kitaba iman (da sebat) ediniz. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam manasıyle sapıtmıştır. (Nisa Suresi-136)



İman, Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanman, kadere iyisiyle kötüsüyle iman etmendir. (Hadis: 'Müslüm, Ebu Davud, Tirmizi, Nesaî, İbnî Mace' Zikreden: Büyük Hadis Külliyatı, Rüdani, 2 Kaynak Yayıncılık, Cilt 1, Sayfa: 19)  



Kadere ilişkin bir kaç ayet:


Allah'ın izni olmaksızın hiçbir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır. Kim dünyanın yararını (sevabını) isterse ona ondan veririz, kim ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Biz şükredenleri pek yakında ödüllendireceğiz (Al-i İmran Suresi-145).


Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik (duygusu) indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup da, canları derdine düşmüştü; Allah'a karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak: "Bu işten bize ne var ki?" diyorlardı. De ki: "Şüphesiz işin tümü Allah'ındır." Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli tutuyorlar, "Bu işten bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik" diyorlar. De ki: "Evlerinizde olsaydınız da üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar, yine devrilecekleri yerlere gidecekti. (Bunu) Allah, sinelerinizdekini denemek ve kalplerinizde olanı arındırmak için (yaptı). Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir (Al-i İmran Suresi-154). 


Sizi çamurdan yaratan, sonra bir ecel belirleyen O'dur. Adı konulmuş ecel, O'nun Katındadır. Sonra siz (yine) kuşkuya kapılıyorsunuz (En'am Suresi-2). 


Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince, ne bir saat ertelenebilirler ne de öne alınabilirler (tam zamanında çökerler) (Araf Suresi-34). 


Eğer Allah'ın geçmişte bir yazması (söz vermesi) olmasaydı, aldıklarınıza karşılık size gerçekten büyük bir azap dokunurdu (Enfal Suresi-68


De ki: "Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler." (Tevbe Suresi-51) 


De ki: "Allah'ın dilemesi dışında, kendim için zarardan ve yarardan (hiçbir şeye) malik değilim. Her ümmetin bir eceli vardır. Onların ecelleri gelince, artık ne bir saat ertelenebilirler, ne öne alınabilirler (Yunus Suresi- 49)


Her insanın amel defterini boynuna doladık, kıyamet günü açılmış bulacağı kitabı önüne çıkarırız. (İsra-13)


Haberiniz olsun ki, biz her şeyi bir kadere göre yarattık. (Kamer-49)


Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu Allah'a göre kolaydır. (Hadid-22)

24 Ocak 2016 Pazar

Adalete ilişkin ayetlerden birkaç örnek verebilir misiniz?

Allah size, mutlaka emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür.(Nisa 58)



Ey iman edenler! Adaleti ayakta tutan ve kendiniz, ana-babanız ve yakın akrabanız aleyhine de olsa, yalnız Allah için şahitlik eden kimseler olunuz. Zira zengin de olsa, fakir de olsa, Allah ikisine de (sizden) daha yakındır. Nefsinizin arzusuna uyarak adaletten uzaklaşmayın. Eğer (şahitlik ederken) dilinizi eğer, bükerseniz veya çekinirseniz, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Nisa 135)

Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adaletli olun, çünkü o, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (Maide-8)

Musa, "Rabbim! Bana lutf ettiğin nimetlere andolsun ki, artık suçlulara asla arka çıkmayacağım" dedi. (Kasas- 17)

Allah iyiliği adaleti akrabaya yardımı emreder, hayasızlığı azgınlığı ve haddi aşmayı da yasaklar, O düşünüp tutasınız diye size öğüt verir (Nahl-90)

23 Ocak 2016 Cumartesi

İtab ayeti ne demektir? Kaç tanedir? Nüzul sebepleri nelerdir?

İtab kelime anlamı olarak: Tekdir etmek (uyarmak), şiddetle hitap etmek, azarlamak, terslemek, paylamak anlamlarındadır. İtab ayetlerinin bir kısmında kınama yumuşak bir kısmında ise serttir. Ehl-i Sünnet âlimleri, peygamberlerden sadır olan bu tür davranışları zelle olarak isimlendirirler.
Bilindiği üzere Rahman, elçilerini hata yaptıklarında hemen ikaz etmiştir. Elçiler de bu uyarıları dikkate almış, anında hatalarından dönmüşler, Yaradan’dan aff ve mağfiret dileyip hallerini düzeltmişlerdir.

MUHAMMED (S.A.V)’E YAPILAN İLAHİ UYARILAR: 

1-İbni Ümmü Mektum olayı: Allah Resulü Mekkelilerin ileri gelenlerine İslam’ı anlattığı, onları davet ettiği ve mümin olmalarını umduğu bir ortamda, uzaktan Abdullah bin Ümmü Mektum gelir. Gözleri görmediğinden Allah Resulünün kimlerle ne yaptığını bilmemektedir. Onun tek amacı, yeni ayetler varsa onları almak, Kuran’la feyizlenmektir.
Abdullah’ın onların bulunduğu meclise destursuz girip, sözlerini kesmesi, Efendimiz (sav)’ın hoşuna gitmez ve yüzünü ekşitir. İşte bu olay üzerine Peygamberimizi uyaran ayetler gelir.
Abese Suresi
1 - (Peygamber) Yüzünü ekşitti ve döndü.
2 - Kendisine âmâ geldi, diye.
3 - Ne bilirsin, belki o temizlenecek?
4 - Veya öğüt belleyecek de öğüt ona fayda verecek.
5 - Ama buna ihtiyaç hissetmeyene gelince,
6 - Sen ona yöneliyorsun.
7 - Onun temizlenmemesinden sana ne?
8 - Ama sana can atarak gelen,
9 - Allah'tan korkarak gelmişken,
10 - Sen onunla ilgilenmiyorsun.

2-Bedir esirleri: Bedir savaşı sonucu yakalanan savaş suçlularına ne yapılması gerektiğini Allah Resulü ashabıyla istişare eder. Genel eğilim, suçluların cezalandırılmalarıdır. Ancak rahmeti sonsuz Peygamberimiz, onların fidye karşılığı salıverilmeleri kararını verir. Bunun üzerine uyarı ayeti gelir.
Enfal Suresi
67 - Hiçbir peygamberin, yeryüzünde ağır basmadıkça (kesin zafere ulaşıp üstün gelmedikçe) esirleri olması layık değildir. Siz dünya malını istersiniz, oysa Allah ahireti kazanmanızı murad eder. Allah azizdir, hakimdir.
68 - Eğer Allah'dan bir yazı (hüküm) bulunmasa idi aldığınız fidyeden dolayı size mutlaka büyük bir azab dokunurdu.
69 - Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve hoş olarak yiyin ve Allah'a karşı gelmekten sakının. Muhakkak ki, Allah bağışlayıcıdır ve merhamet edicidir.

3-Münafıklara izin verilmesi: Tebük Seferi öncesi cihada katılmak istemeyen münafıklar, Allah Resulüne gelerek sahte ve yalandan mazeretler öne sürmüşlerdi. Bunun üzerine onların izin talebine müsaade eden Allah Resulü uyarılmıştır.
Tevbe Suresi
43 - Allah seni affetsin. Doğru söyleyenler kimler, gerçekten yalancılar kimlerdir, bunların iyice belli olmasını beklemeden niçin onlara izin verdin?
44 - Allah'a ve ahiret gününe inananlar, mallarıyla ve canlarıyla cihad etmeyi görev bildiklerinden (zaten geri kalmak için) senden izin istemezler. Allah o muttakilerin kimler olduğunu bilir.
45 - Senden izin isteyenler, olsa olsa Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar olabilir. Onların kalbleri hep işkillidir. Bundan dolayı şüphe içinde bocalayıp dururlar.
46 - Eğer sizinle beraber cihada çıkmak isteselerdi, elbette onunla ilgili olarak bir takım hazırlıklar yaparlardı. Fakat Allah davranmalarını istemedi de onları yoldan alıkoydu ve (kendilerine): "oturun oturanlarla beraber" denildi.
49 - İçlerinden "Aman bana izin ver, başımı derde sokma" diyen de var. Dikkat et, başlarını asıl kendileri derde soktular. Hiç şüphesiz cehennem, kâfirleri elbette kuşatacaktır.
50 - Eğer sana bir iyilik dokunursa fenalarına gider. Eğer sana bir musibet gelirse "Biz zaten tedbirimizi önceden almıştık." derler ve sevine sevine dönüp giderler.
81 - Savaştan geri kalan münafıklar, Resulullah'ın hilafına, onun savaşa gitmesine karşılık, oturup kalmalarıyla ferahladılar ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmekten hoşlanmadılar, üstelik "Bu sıcakta savaşa gitmeyin." dediler. De ki: "Cehennem ateşi daha sıcaktır." Keşke anlayabilselerdi.

4-Tahrim meselesi: Allah Resulünün hanımlarına olan kızgınlığı sonucu bal şerbeti içmeyeceğine dair yemin etmesi üzerine ayet inmiştir.
Tahrim Suresi
1 - Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir.
2 - Allah size yeminlerinizi çözmeyi meşrû kılmıştır. Allah sizin sahibinizdir. O bilendir, hikmetle yönetendir.
3 - Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygamber'e açıklayınca, Peygamber (eşine) bir kısmını bildirmiş bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: "Bunu sana kim söyledi?" dedi. Peygamber "Bilen, her şeyden haberdar olan Allah bana söyledi." dedi.

5-Münafık ve müşriklere dua: Bir ara bir grup münafık Allah Resulüne gelerek kendilerine duada bulunmalarını istemişti. Peygamber Efendimiz de bunu arzu etti ve istiğfarda bulundu. Hemen uyarı mesajı geldi.
Tevbe Suresi
80 - Onlar için Allah'dan ister mağfiret dile, ister dileme. Onlar için yetmiş kere mağfiret dilesen de yine Allah onları affetmeyecektir. Bu, onların Allah'ı ve Resulünü inkâr etmelerinden dolayı böyledir. Allah, böylesine baştan çıkmış fasıklar güruhuna hidayet etmez.

6-Fakirlerle ilgili uyarı: Mekkeli kendini beğenmiş ekâbir, Allah Resulünün mesajını dinlemek, aynı mecliste bulunmak için, yanındaki fakir ve köle müminleri uzak tutmalarını istemişti. Efendimiz, bu teklifi reddeder. Ancak bazı sahabeler bu yolun da denenmesi, dolayısıyla onların hidayete ermesi için Allah Resulüne fikirlerini söylerler. Peygamberimiz bu olayı düşünürken, ayet iner ve böyle bir şeye yönelmemek gerektiğini belirtir
Kehf Suresi
28 - Nefsince de, sabah akşam rızasını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber candan sabret. Sen dünya hayatının süsünü isteyerek onlardan gözlerini ayırma. Kalbini, bizi anmaktan gafil kıldığımız, nefsinin kötü arzusuna uymuş ve işi hep aşırılık olan kimseye uyma.
Ayetlerde görüldüğü üzere Allah, birtakım davranışlarından dolayı Peygamberini kınamıştır. Bu da Kur’an’ın, Allah kelâmı olduğunun delillerinden biridir. 


22 Ocak 2016 Cuma

Allah hakkında aldanmakla ilgili ayetlerden örnekler verir misiniz?


Ey insanlar! Haberiniz olsun ki, Allah'ın vaadi muhakkak haktır. Sakın bu dünya hayatı sizi aldatmasın, sakın o aldatıcı şeytan sizi, Allah hakkında da aldatmasın. (Fatir-5)


 (Münafıklar) onlara: "Biz sizinle beraber değil miydik?" diye seslenirler. (Müminler) de derler ki: "Evet ama siz kendi canlarınıza kötülük ettiniz, gözlediniz, şüpheye düştünüz ve kuruntular sizi aldattı. O çok aldatan (şeytan) sizi, Allah hakkında bile aldattı. Nihayet Allah'ın emri gelip çattı. (Hadid-14)